Mecha Anime, steampunk yada siberpunk gibi bilimkurgunun bir alt dalı olup varlığını genellikle Japon menşeili yapımlarda göstermesiyle diğer dallardan ayrılmaktadır. Mecha türünün ayırt edici özelliği, genellikle yakın gelecekte insanların kendi aralarında ya da çeşitli yaratıklara karşı dev makineler kullanarak yaptığı savaşlara odaklanması, bunu yaparken de insanlığın olası geleceği ile ilgili çeşitli tasvirler yürütmesidir.
Voltron ve RoboTech gibi lokalizasyonlar
Mecha türünün ilk örneğinin ne olduğu konusu muallakta bir mevzudur. Kimileri Homeros‘un Altın Post destanında yer alan, insanlarca kontrol edilen tunç devlerin ilk kurgusal Mecha’lar olarak kabul edilebileceğini
1972’de Renkli TV’ler için hazırlanan ilk Mecha serisi olan Go Nagai’nin Mazinger Z‘si ve Go Nagai ile Ken Ishikawa’nın birleşen robotlarla ilgili ilk serisi olan 1974 yapımı Getter Robo bu türü bir furyaya dönüştürmüş, Yoshiyuki Tomino’nun 1979’deki Mobile Suit Gundam‘ı ile birlikte Mecha türü dev robotlar ve pilotlarının günü kurtardıkları seyirlikler olmaktan çıkarak insan psikolojisi, insanlık tarihi üzerinden yapılan sembolizmalar, çok katmanlı bakış açıları ve geleceğe yönelik isabetli inovasyonlar işleyerek türün kalıcı bir nitelik kazanmasını sağlamış, aynı zamanda Anime’nin bir sektör haline gelmesine giden yolu açmıştır. Üzerinden geçen 36 yıla rağmen onlarca paralel evrene yayılan yüzlerce bölümüyle halen devam etmekte olan Mobile Suit Gundam, aynı zamanda Mecha türünün Evangelion, SDF Macross, Armored Trooper Votoms ve Mobile Police Patlabor ile birlikte en önemli örneklerinden birini oluşturmaktadır
Zaman içerisinde geçirdiği evrim, türün zamanla çeşitli alt dallara ayrılmasına yol açmıştır. Gundam külliyatına kadarki dönemde, robotların özellikleri yapay bilimsel olarak açıklanmakta olup pilotun öfkesine göre Mecha’nın saldırı kapasitesinin ve dayanıklılığını
Mecha, Japon’ların teknolojik olarak atılım yaptığı 70’lerde doğmuş, bir çeşit teknolojik altın çağ olarak kabul edilebilecek 80’lerde her anlamda zirvesini yaşamış, öte yandan Japon ekonomisinin durgunluğa uğradığı 90’lı yıllar boyuncaysa eski popülaritesini kaybetmeye başlamışsa da Hideaki Anno’nun insan psikolojisi, ergenlik, dinsel ve felsefi altmetinler gibi temalar açısından alt okumalara ve yoruma açık bir yapı sunan Neon Genesis Evangelion‘u ile yeniden popülerlik kazanmıştır.
Mecha türünü özel kılan şeylerden birisi de, geleceğe yönelik bakışlar sunarken bunun akıcılıktan taviz verilmeden yerine getirilmesi, pilot olmayan yan karakterlerin genişliği yönünden karakter gelişimi, etkileşimlere açık bir yapısı olması ve seri bittikten sonra bile izleyicinin kafasının içinde süregelebilen bir devamlılık hissiyatına vermesi sayesinde de pek çok kez Manga’lar, romanlar gibi yan hikayelerle desteklenmeye son derece müsait olmasıdır. Mecha dhikayelerinin birbirlerine ateş eden teneke yığınlarından çok daha fazlası olması bir yana, dizayncıların kendi hayal edebildikleri her tür hümanoid ya da non hümanoid tipolojilerde Mecha’ları tasarlayıp serilere yerleştirebilmeleri gibi bir özgürlük ortamı da olasıdır. Hal böyleyken izleyiciler kendi kafalarındaki ideal dizaynları görüp biriktirebilir ya da yan materyallerle kolaylıkla kendi kendilerine bunları dizayn ederek sergileyebilirl
Benzer şekilde Mecha’lar Güneş’ten yayılan fotonların itici güç olarak kullanılması, astreoid madenciliği, yörünge asansörleri, uzayda kolonizasyon, insan modifikasyonlar
Hazırlayan: Hamit Gökalp