2006 yılında piyasaya sürülen yedinci nesil oyun konsollarından PlayStation 3, güçlü donanımına rağmen sahip olduğu sekiz çekirdekli Cell işlemcisinin karmaşık yapısıyla başlarda oyun yapımcılarını hayli zorladı. Dolayısıyla yapımcıların konsolun tüm gücünü kullanabilen oyunlar üretebilmeleri için birkaç seneye ihtiyaçları vardı. Uncharted aksiyon macera serisi ile adını geniş kitlelere duyuran Naughty Dog, 2013’te konsola özel yayımladığı The Last Of Us oyunu ile büyük patırtı kopardı. Şirket, yedi yıllık bir konsolda teknik olarak üst düzey bir iş çıkarmıştı. Neil Druckmann liderliğindeki ekip, hem Cell işlemcisinin sınırlarını zorlamış hem de oyun dünyasında çığır açıcı bir iş ortaya koymuştu.
Neil Druckmann ve Bruce Straley ortak yönetmenliğinde kotarılan yapımın çıkış noktası ise Planet Earth (2006) belgeseline dayanıyordu. Belgeselin bir bölümünde böcekler için ölümcül Kordiseps sporlarının karıncalar üzerindeki etkisi gösteriliyordu; karıncaların vücutlarına ve beyinlerine nüfuz eden sporlar, onları âdeta birer zombiye dönüştürüyordu. Belgeseli izlediği sırada, “ya insanları da enfekte ederse” düşüncesi aklına takılan Neil Druckmann, kısa sürede yeni oyun projesine start verdi. Oyun post-apokaliptik bir gelecekte ve enfekte olmuş insanların hüküm sürdüğü bir dünyada geçecekse de, temelde bir sevgi öyküsünü merkezine alacaktı.
The Last of Us (2013), küçük kızını küresel bir salgının hortladığı günün akşamında trajik şekilde kaybeden Joel’in, 20 yıl sonra Ellie adındaki genç bir kızla gelişecek olan bağını anlatır. Hükümetin çökmesiyle yönetimi eline alan ve zamanla totaliterlik kuran ordu, halkı karantina bölgelerine yerleştirip çok katı kurallar koyar. Kendilerini Ateşböcekleri diye adlandıran gerilla grubu ise askeri yönetime karşı çıkmak için kurulur. Eski bir donanma mensubu olan Joel, bu karantina bölgelerinde kaçakçılık ile geçinmektedir. Bir gün arkadaşı Tess ile birlikte kara borsa tüccarı Robert’ı karşısına alan Joel’in yolu Ateşböcekleri’nin lideri Marlene ile kesişir. Marlene, Joel ve Tess’e Elli adındaki genç bir kızı Ateşböcekleri’ne ait bir tesise bırakmasını teklif eder; karşılığında kendilerine silah ve malzeme verileceğini söyler. Ne var ki ikilimiz, bu görev sırasında Ellie’nin bir sırra sahip olduğunu anlar. Küçük kızın Kordiseps mantarına karşı bağışıklığı vardır ve ısırılsa dahi hasta olmamaktadır. Dolayısıyla Ateşböcekleri onu insanlığın umudu olarak görmekte ve alınacak örneklerle aşı geliştirmeyi planlamaktadır. Fakat bu tehlikeli yolculukta Joel ve Ellie’nin arkadaşlıkları giderek baba kız ilişkisine evrilmeye başlayacaktır…
Hikâye odaklı bir anlatıma sahip olan oyun, teknik anlamda da büyük bir başarı yakaladı. 2014’te Playstation 4 için “remastered” ve 2022’de Playstation 5 için “remake” versiyonları yayımlandı. “Remake” edisyonu önümüzdeki günlerde PC için de satışa sunulacak. Dolayısıyla son on yıllık süreçte serinin ilk oyunu, yapımcı şirkete ciddi bir para kazandırdı. Kısa süre önce sezon finalini gerçekleştiren The Last Of Us TV serisi de Naughty Dog’un ekmeğine yağ sürdü. Zira dizinin ilk bölümünün yayımlanmasından sonra oyun tekrar ilgi gördü.
Post-apokaliptik oyunun dizi projesinden önce uzun metraj uyarlaması gündemdeydi. Proje ile korku filmlerinin ustası Sam Raimi (The Evil Dead / 1981, The Evil Dead 2 / 1987, Drag Me To Hell / 2009) yakinen ilgileniyordu. Druckmann ve Raimi, öncesinde prensipte anlaşmıştı; yönetmen filmini kendi kurduğu Ghost House Pictures çatısı altında kotaracaktı. Ancak Druckmann, senaryonun ilk hâlini okuduğunda hikâyenin büyük oranda değiştirilmiş olduğunu fark etti. Çünkü film şirketi, aksiyonun daha ön planda olduğu bir “gişe filmi” (blockbuster) tasarlamıştı. Hâliyle, ortaya çıkan bu durum Druckmann ve Raimi arasında yaratıcı bazı anlaşmazlıklar doğmasına neden oldu. Orijinal oyunun ruhundan sapan proje, nihayetinde 2016 dolaylarında iptal edildi. Oyun yapım şirketi, bu süreçten sonra kendine farklı yollar bulma arayışına çıktı.
Craig Mazin yaratıcılığıyla dijital platform HBO’da yayımlanan mini dizi Chernobyl, 2019’da dünya çapında büyük ses getirdi. 1986 yılında, nükleer tesiste yaşanan büyük facianın politik sorumlularını masaya yatıran eser, kazadan sonra hükümetin büyük bir örtbas planına giriştiğini ifşa etti. Bizler de Chernobyl bölgesinde etkisi hâlen devam eden olayın arka planında yaşananları izleme imkânına sahip olduk. Mini dizi, oyunla da büyük benzerliklere sahipti: Kıyamet sonrası ortamlar vardı ve dizide radyasyonun, oyunda ise salgının etkileri uzun yıllar devam etmekteydi.
Mazin’in referansında tabiri caizse ödüllere boğulan Chernobyl’nin olması, Neil Druckmann için yeterince ikna edici bir durumdu. Senaryoyu birlikte hazırlayan ikili, sonunda HBO platformunda karar kıldı. Üstelik Druckmann, ilk sezonu dokuz bölümden oluşan dizide ikinci bölümü de yönetecekti. Neredeyse kabusa dönüşen film projesinden sonra oyun yapımcısı, sonunda kendine doğru bir yön tayin edebilmişti. 16 Ocak’ta yayımlanan ilk bölüm hem oyunun hayranları hem de genel izleyici tarafından oldukça beğenildi. Birbirini takip eden bölümlerle de HBO, oyun uyarlaması konusunda yeni bir standart belirlemiş oldu. Öyle görünüyor ki The Last of Us, ilerideki olası oyun adaptasyonları için de bir referansa dönüşecek.
Yapım, genel hatlarıyla orijinal esere sadık bir uyarlama; fakat Druckmann ve Mazin yan öyküler de ekleyerek eserin evrenini genişletiyor. İlk bölüm, 1968’te iki bilim insanının katıldığı bir televizyon söyleşisi ile açılıyor. Konuklardan biri olan Dr. Neuman (John Hannah), yakın gelecekte iklim değişikliği yüzünden Kordiseps mantarının insanlık için bir tehdide dönüşebileceğinden bahsediyor; ikinci bölümde ise söz konusu tehdit Cakarta, Endonezya’da 2003 yılında patlak veriyor. Bir un fabrikasında başlayan salgın, kitlesel bir felaketin de habercisi oluyor. Oyunda hava yoluyla bulaşan sporlar, dizide besin yoluyla bulaşıyor. Craig Mazin’in yönetmenliğini üstlendiği ilk bölümde, bazı detaylar hariç oyundaki olay örgüsü birebir takip ediliyor.
Neil Druckmann ise Infected isimli ikinci bölümde rahat bir iş kotarıyor. Yaratıcısı olduğu eseri yönetirken, oyununda Tıkırdayanlar’a (Clickers) hayat veren aktörleri de bölüme dâhil ediyor. Genel planlar haricinde yakın çekimlerde steadicam kullanımını tercih eden ikilinin tarzını diğer yönetmenler Jeremy Webb, Peter Hoar, Liza Johnson, Jasmila Zbanic ve Ali Abbasi sürdürmeye devam ediyor. Steadicam kullanımı ile izleyicinin karakterler ile daha kolay özdeşleşmesi ve hikâyeye dâhil olması amaçlanıyor. Klasik hikâye anlatısına sahip yapımda, yer yer geri dönüşlere de (flashback) başvuruluyor. Örneğin, oyunun bir yan karakteri olan Bill için bölüm üçte başlı başına bir hikâye yazılıyor. Oyunda Joel, arabasını ödünç almak için Bill’den yardım istiyordu. Dizide Bill’in salgından bu yana yaşadıklarına şahit oluyoruz. Olay örgüsüne fazlaca bir katkısı olmayan Long, Long Time bölümünü ise diziden bağımsız olarak ele almakta fayda var.
Oyun hayranları hikâyede tekrara düşme hissi yaşasa da, alternatif sahneler bazı detaylara farklı gözle bakılabilmesini sağlıyor; Örneğin oyunda Joel, kolunda bozulmuş olarak duran ve kızının daha önce onarıp hediye ettiği saati hiç çıkarmıyordu. Dizide kızı Sarah’ın, saati babasından çaldığı para ile tamir ettiği detayına ulaşıyoruz. “Üçüncü şahıs” (third person) oynanışa sahip oyunda kamera, karakterleri omuzlarının arkasından takip ediyordu; dizide aksiyonun doruğa çıktığı anlarda oyundaki yaklaşıma benzer bir kamera açısına geçiliyor. Dolayısıyla gerektiği anlarda oyunun oynanış hissiyatına geçen fakat bunu çizgiyi aşmadan yapan bir dizi ile karşı karşıyayız. Orijinal oyunun yaptığı gibi, dizi de kendi mekaniklerini oluşturmayı başarıyor.
Oyuncu kadrosu ilk açıklandığında oyunseverler bir süre tepkiliydi. Pedro Pascal (Joel) ve Bella Ramsey’in (Ellie) yeteneklerine karşı kimse önyargılı değildi; fakat Troy Baker ve Ashley Johnson oyunda o kadar üst düzey bir performans sunmuştu ki, oyuncular onlarla özdeşleşmişti. Hâliyle yeni kadrodan beklenti de oyuncuların fiziksel olarak onlara benzemesi yönündeydi. Nihayetinde daha ilk bölümlerde Pascal ve Ramsey, kaygılı kitleleri memnun etmeyi başardı. Baker ve Johnson ise yeni yapımda birer küçük role kavuştu. Baker, When We Are in Need bölümünde tarikat liderinin yardımcısı, Johnson ise finalde Ellie’nin annesi rolündeydi. Yapımcılar bu sayede, izleyicinin de eski ve yeni oyuncuları görerek karşılaştırma yapmalarına imkân vermiş oldu. Bu kurnazca hareketin, aslında Pascal ve Ramsey’in ne kadar “doğru” bir seçim olduğunu kanıtlama amacıyla yapıldığı anlaşılıyor.
Yapımda, oyundaki gibi her bölümde enfekte olan insanlarla çatışma bekleyenler hayal kırıklığı yaşayabilir. Druckmann ve Mazin, esas tehlikenin post-apokaliptik dünyada insan olduğunu vurguluyor. Hâliyle, konuya bakış açısı bağlamında The Walking Dead ile ayrışan bir yapım izliyoruz. Joel ve Ellie, bu ümitsiz dünyada her şeye rağmen “sevginin” ölmediğini kanıtlıyor. Finale değin attıkları her adımda birbirlerine daha sıkıca bağlanıyor. Joel’in ölümcül yara aldığı altıncı bölümden sonra bu ilişki daha da güçlü bir hâle geliyor. Druckmann ve Mazin, işin korku ve macera yanını belli bir dengede tutarak iki insanın dokunaklı hikâyesine yoğunlaşmak istiyor.
Gustavo Santaolalla’nın oyun için yaptığı muhteşem besteler, yeni eserde değişikliğe gidilmeden kullanılıyor. Akustiğe dayalı, yaylılar ve telli enstrüman banjonun ön planda olduğu ezgiler, her bölümü âdeta bir kadife gibi sarıyor. Final bölümünde Joel’in Ellie’yi kurtarmak için giriştiği acımasız anlarda Santaolalla, sert yaylı tonları ortaya çıkararak katliama varan anların korkunçluğunu destekliyor. Orijinal oyunun yanı sıra Uncharted serisinde de çalışmış olan Eric Pangilinan, dijital dünyanın görselliğini gerçek hayata ustaca uyarlamasını biliyor. Zengin bir yönetmen kadrosuna sahip olan yapımda özellikle Ali Abbasi, karakterleri çok daha “vahşi” bir biçimde resmediyor.
Neil Druckmann ve Craig Mazin ortaklığında çıkan iş, “gerçek bir oyun uyarlaması nasıl olur?” sorusunun cevabı niteliğinde. Oyun gibi olmaya çalışmayan ama özündeki dinamikleri hikâyesine yedirebilen bir eser var karşımızda. İkinci sezon onayını alan dizinin hazırlıkları çoktan başladı bile. Ellie’nin ön planda olacağı yeni sezon şimdiden merakla bekleniyor. Güçlü özellikleriyle sektörde yeni bir çıta oluşturan yapım, bakalım gelecekteki oyun uyarlamalarını da etkilemeyi başarabilecek mi?