2004 yılında yayın hayatına başlayan yeni nesil Battlestar Galactica, epik anlatısı, yapay zekânın geleceğine dair sunduğu karanlık tasvirleri ve tabii ki birbirinden derinlikli karakterleriyle televizyon dünyasında büyük yankı uyandırdı. 1978 tarihli eski seriden tanıdığımız pek çok karaktere yeni yorumlamalar kazandıran yapım, bu yönüyle de unutulmazlar arasına girmeyi başardı. Battlestar Galactica destanı boyunca birçok ölümsüz karakterle karşılaştık, ama hiçbiri William Adama kadar üzerimizde derin izler bırakmadı. Başarılı oyuncu Edward James Olmos tarafından canlandırılan karakter, prensipli bir asker olmasının yanı sıra ağır konuşmaları, otoriter tavırları ve tüm mürettebatı kucaklayan babacan kişiliğiyle gönüllere taht kurdu.
Emekliye ayrılmayı planlarken, Cylonlar’ın soykırımı sonrası kendini büyük bir sorumluluğun altında bulan Adama, yaklaşık 50 bin kişinin koruyuculuğunu ve kılavuzluğunu üstlendi. 12 Koloni topyekun Cylon saldırısına uğradığında, hayatta kalanların kaçabileceği tek bir yer kalmıştı: Efsanevi 13. Koloni ya da namı diğer Dünya. Uzayın acımasızlığında bilinmeyen bir gezegene doğru yola çıkan filo, peşlerindeki Cylon güçlerinin de tehdidi altındaydı. Komuta ettiği Battlestar Galactica gemisiyle bu ölüm kalım savaşının kilit ismi hâline gelen Adama, bir yandan filonun askeri önderliğini üstlenirken diğer yandan da gizemli 13. Koloni’yi bulmak zorundaydı. Üstelik aralarında Cylon casusları cirit atıyordu. Dost ile düşmanın belli olmadığı böylesi bir savaş alanında verilecek her karar, insanlığın var oluşuyla yok oluşu arasındaki o ince çizgiyi de belirleyecekti. Fakat Cylonlar’ın bilmediği bir şey vardı: O sadece iyi bir komutan değil, aynı zamanda başarılı bir stratejist, merhametli bir yönetici, duygulu bir baba, ketum bir sırdaş ve en önemlisi de yüzleşmek istemeyeceğiniz bir rakipti…
William Adama, Joseph Adama ve Evelyn Adama‘nın oğlu olarak Caprica‘da doğdu. Qualai adlı küçük bir sahil kasabasında büyüdü. Babası savunma ve sivil haklar konusunda uzmanlaşmış bir avukat, annesi ise muhasebeciydi. Adama, ilk Cylon Savaşı’nın son dönemlerinde Viper pilotu olarak görev yaptı. Bariton ses tonunun çatallı yapısı yüzünden “Husker” çağrı adıyla anıldı. Yetenekli bir pilot olduğunu daha ilk görevinde bir Cylon’u vurup düşürerek kanıtladı ve böylece ilk takdirini de almış oldu. 1000. güverte inişini Battlestar Atlantia‘da gerçekleştirdi. Yine aynı dönemde teğmen rütbesine yükseltildi. Cylonlar’la yapılan ateşkes döneminde Caroline Adama ile evlendi ve bu evliliğinden Lee ve Zak adında iki çocuğu dünyaya geldi. Adama kariyerinde yükseldikçe, evinden uzakta geçirdiği aktif görev süreleri de fazlalaştı ve bu da evliliğine zarar vererek eşi Craline ile boşanmasına yol açtı.
1. Cylon Savaşı bittikten sonra Koloni Filosu tarafından kendisine izin verilen Adama, ticari bir yük gemisinde tayfa olarak çalıştı. Yakın dostlarından Saul Tigh ile tanışması da bu döneme rastlıyordu. Adama, ikinci evliliğini Anne Adama ile yaptı. Anne’in Savunma Komitesi’nde sözü geçen bir ailesi olduğundan Koloni Filosu’nda tekrar göreve getirildi. Birkaç yıl sonra dostu Tigh’ın da tekrar filoda görevlendirilmesine önayak oldu. Adama barış zamanında rütbelerini bir bir yükseltti. Atlantia’da Binbaşı rütbesini aldı, daha sonra Battlestar Columbia‘da güverte subayı oldu ve nihayetinde de Battlestar Valkyrie‘ın komutanlığına terfi etti. 12 Koloni’nin düşüşünden yaklaşık bir yıl önce, Amiral Corman tarafından ateşkes hattında bulunan bir keşif gemisine eskortluk yapmak üzere görevlendirildi. Görev başarısızlıkla sonuçlandı ve Adama, görev ile ilgili gerçekleri örtbas edebilmek için keşif gemisinin ve pilotunun vurulması emrini verdi. Hem kendi pilotunu vurduğunu hem de Cylonlar’la yapılan ateşkesi bozan kişi olduğunu düşünerek kendini hep suçlu hissetti. Tigh’a göre bu görev, Adama’nın Filo’daki değerini düşürmüştü.
Büyük oğul Lee Adama, bir Viper pilotu olarak gelecek vadederken, Zak Adama ağabeyi kadar yetenek sahibi değildi. Zak’in uçuş öğretmeni ve sevgilisi olan Kara Thrace, zayıf uçuş yeteneklerine rağmen Zak Adama’ya temel uçuş sertifikası verdi. Ancak Zak Adama, operasyonel uçuş görevlerinden birinde kaza geçirip yaşamını yitirdi. Zak’in ölümü, Komutan Adama ile büyük oğlu Lee’nin arasının açılmasına neden oldu. Bu soğukluk, Thrace kendi hatasını onlara itiraf edene kadar yaklaşık üç yıl boyunca sürdü. Filo’daki son haftalarında, Battlestar Galactica’nın kumandanı olarak hizmet verdi. Yaklaşık 50 yıllık hizmetten sonra tarihi savaş gemisinin faaliyetine son verilecekti. Adama’nın son görevi ise Galactica’yı Koloni Eğitim Bakanlığı’na teslim etmekti. Galactica, bakanlık tarafından canlı bir müze ve Cylon Savaşı’nı anmak üzere bir eğitim merkezi olarak kullanılacaktı. Ancak huzurlu bir emekliliğin hayalini kuran Adama’yı bambaşka bir gelecek bekliyordu…
İlk savaştan bu yana yıllardır süren sessizlik, Cylonlar’ın 12 Koloni’ye nükleer bombalar yağdırmaya başlamasıyla bozuldu. Cylon saldırısı konusunda Adama’nın ilk tepkisi “Öldük! Hepimiz öldük!” oldu. Picon Filo’sunun karargahı yok edildiğinde ve Amiral Nagala öldürüldüğünde, Adama tereddüt etmeksizin Koloni Filosu’nun komutasını ele aldı ve Cylon saldırısına verilecek karşılığı planlamaya başladı. Laura Roslin, hayatta kalan 50,000 insanın içinde bulunduğu büyük handikaba rağmen savaşmanın anlamsızlığı konusunda kendisini ikna edince, Adama Cylonlar’a karşılık verme fikrinden vazgeçti ve bütün taktiksel becerisini, Filo’yu Cylon güçlerinden uzak tutmaya adadı. Aynı zamanda yıkıcı saldırıdan sonra sağ kalan insanlara gelecek için bir umut ışığı verecek kadar da sağ duyuluydu ve onlara Dünya efsanesinin gerçek olduğunu açıkladı. Ancak kendisinin de inanmadığı bu yalan, ilerleyen süreçte başına dert açtı. Roslin, Adama’nın yalan söylediğini biliyordu, ama filonun selameti uğruna bunu kamuoyundan gizledi.
Adama, kendisini iyi bir lider yapan ender niteliklere sahipti. Kavrayış, sezgi, zekâ, doğal bir şekilde itibar görebilme, personeli ile olduğu kadar subaylarıyla da iletişim kurabilmesini sağlayan bir üslup, kendi yeteneklerine güçlü bir şekilde inanma ve başkalarının tavsiyelerini de alabilme erdemi bunlardan sadece birkaçıydı. Bu nitelikleriyle, rütbesi ne olursa olsun herkesin kendisine büyük saygı duymasını sağladı. Politikacılara güvenmezdi, genelde arkadaş ve aile bireyi olarak gördüğü insanlara bağlılığı daha güçlüydü. Laura Roslin’in beklenmedik bir şekilde başkanlığı üstlenmesi karşısında duyduğu rahatsızlık, arkadaşı Saul Tigh’a gösterdiği sabır ve Kara Thrace’i kurtarma inadı kararlılığının örnekleri arasındaydı. Bilgece sözleriyle de pek çok kişiye yol gösterdi. Örneğin Başkan Roslin, Adama’dan askerlerini polis olarak da görevlendirmesini istediğinde kendisine şu tarihi yanıtı verdi:
“Bakın Sayın Başkan, ordu ile polisin iki ayrı birim olmasının bir nedeni var. Hem de hayli geçerli bir nedeni. Ordu, cumhuriyeti içten veya dıştan gelen tehlikelere karşı korur; görevi cumhuriyet düşmanlarını ortadan kaldırmaktır. Oysa polisin görevi vatandaşlara hizmet etmek ve onları korumaktır. Bu iki görev doğaları gereği birbirinden ayrıdır ve bu nedenle iki ayrı silahlı birim tarafından yerine getirilirler. Kısacası, benim askerlerim size polislik yapamaz!”
Kuşkusuz Adama’nın en çok canını sıkan sorunlardan biri de insansı Cylonlar’ın filo içine sızma girişimleriydi. Ayrıca muhalif grupların protestoları ve terörist saldırılarıyla da uğraşmak zorundaydı. Sürekli olarak askeri ve sivil sınırların korunması ile boğuştu. Hatta filodaki hasarı telafi etmek adına Başkan Roslin’e darbe yapmaya bile kalkıştı. Ancak bu tutumu, asker-sivil gerginliğini doruk noktaya taşıdı. Başlarda atılan bu ve buna benzer birkaç ciddi ve hatalı adımdan sonra Başkan Roslin ile güçlü bir arkadaşlık kurdu. Komutası altındaki güvenilir bir Viper pilotunun Cylon ajanı çıkması ve yakın mesafeden ateş ederek Adama’yı ağır yaralaması ise filoda büyük bir çalkantıya sebep oldu. Dr. Cottle vücudundaki yaraları iyileştirmeyi başardı, ancak ruhundaki yaraların iyileşmesi uzun sürdü.
Filonun liderliğini üstlenen Adama, ilk başta askeri duruşun daha sert olması yönündeki fikirleriyle Tigh ile benzer bir tutum sergiledi. Ancak Dualla ile yaptığı bir konuşma, sorunlara rağmen Filo’nun kendi ailesi olduğunu ve ailenin bir arada kalması gerektiğini anlamasını sağladı. Athena’nın Mezarı bulunduktan sonra, halkın önünde Roslin ile uyumlu bir çalışma sergileyeceğine dair güçlü mesajlar verdi. Büyük bir Cylon filosunu savuşturmak için yapılan umutsuz bir planda, ikinci Valerii‘ye güvendi ve ondan yardım aldı. Cylonlar’a karşı duyduğu hislere rağmen, Valerii ile fikir birliğine varabildi. Hatta tatsız bir kazanın ardından, Valerii’den özür bile diledi. Bu da karakterinin zaman içindeki mental dönüşümünü gözler önüne seren ayrıntılar olarak kayıtlara geçti.
Adama, Amiral Helena Cain‘in komutayı ele almasını kayıtsız bir şekilde kabul etti. Cain ve mürettebatına karşı ihtiyatlı davrandı, kendi doğrusunu uyguladı; bir başka deyişle daha iyisini bulana kadar bildiğine sarıldı. Cain, aldığı bazı şüpheli kararlarla totaliter bir yönetim biçimini tercih ettiğini gösterdi. Bu durum, çok geçmeden Adama ile Cain’i karşı karşıya getirdi. Bu uyuşmazlık filoda öylesine bir gerilim yarattı ki, bizzat Başkan Roslin, Adama’ya Cain’in Filo’daki insanlar için tehlike arz ettiğini ve yok edilmesi gerektiğini söyledi. İnsansı Cylonlar’ı bir canavar olarak gören Adama, Cain’i öldürürse kendisinin de bir canavara dönüşeceğini düşünerek onu öldürmekten kaçındı. Ancak Cain’in kendisini öldürmek için plan yaptığından habersizdi. Neyse ki Cain’in kaderi Adama’nın değil; Gina’nın ellerinde şekillendi. Bunun üzerine Başkan Roslin, Adama’yı Amiral rütbesine terfi ettirdi. Tüm bu süreç, Adama ile Roslin arasında duygusal bir bağın oluşmasını da sağladı. Hatta bir sahnede Adama, Roslin’e sıcak bir öpücük kondurdu ve Roslin de ona aynı sıcaklıkla karşılık verdi. Bu öpücük, aralarındaki çalkantılı ilişkinin aldığı yeni şeklin bir göstergesiydi.
Başkanlık seçimlerinde Adama’nın adalet anlayışı devreye girdi ve Roslin’in yeniden seçilmek için oylamaya hile karıştırdığından şüphelenip onunla yüzleşmeye karar verdi. Roslin hile yaptığını kabul eti, ancak seçimi Gaius Baltar kazanırsa tam bir felaket yaşanacağına inandığından böyle bir olaya kalkıştığını belirti. Adama bu açıklamaya hak verse bile, adil bir seçim yapılması gerektiği konusunda Roslin’i ikna etti. Gina’nın son bir çabayla gerçekleştirdiği sabotaj ile Cloud Nine ve diğer iki geminin patlamasının ardından, yeni Başkan Baltar’ın araştırma yapılmasını reddetmesine öfkelenen Adama, bir hata yapıp yapmadığını düşünmeye başladı. Baltar’ın başkanlığında yeni bir gezegene yerleşen Filo, buraya New Caprica ismini verdi. Bu çorak gezegen, filo için Cylonlar’dan uzakta sıcak bir yuvaydı. Ancak Cylonlar’ın bu yeni yuvalarını da işgal etmesi uzun sürmedi.
Adama, Pegasus Kumandanı Lee Adama ile yaptıkları kısa bir tartışmanın ardından, filonun daha önceden ayarlanmış Atlama koordinatlarına kaçması emrini verdi. Aldığı bu kararla, New Caprica’daki insanları tamamen Cylonlar’ın merhametine bırakmış oldu. Ama Adama, New Caprica’da kalanları kurtarmak için bir gün geri dönecekleri sözünü verdi. Amiral Adama ile Sharon Agathon arasındaki iletişim, New Caprica yörüngesinde bekledikleri süre içinde daha da gelişti. New Caprica Direnişi ile bağlantı sağlandıktan kısa süre sonra Sharon Agathon’u Koloni Subayı olarak göreve geri atadı. Sonrasında oğlu Lee’ye Filo’nun koruyuculuğu görevini üzerine alması emrini verdi. Adama, New Caprica’da kalan insanları kurtarmak için yola çıkacak, Lee Adama ise Dünya’yı arama misyonuna devam edecekti. Adama’nın kurtarma girişimi ağır kayıplarla sonuçlanmak üzereyken, son anda Lee’nin komutanlığındaki Battlestar Pegasus‘un devreye girmesiyle operasyon başarıyla tamamlandı. Operasyonun başarısı, mürettebat ve siviller tarafından büyük bir coşkuyla kutlandı. Fakat Cylon işgali altında yaşamak zorunda kalan insanların büyük kısmı bu travmayı kolay kolay atlatamadı. Adama, Koloni Filosu’ndaki 45 yılllık üstün hizmeti nedeniyle Onur Madalyası ile ödüllendirildi. Ona göre bu ödül, geçmişte neden olduğu acı olayların ve 12 Koloni’nin Düşüşü’ne sebep olma ihtimalinin acı bir kefaretiydi.
Cylonlar’ın her türlü baskısına, hilesine ve çökertme taktiğine rağmen Adama, filosu için daima koruyup kollayan otoriter bir baba figürü oldu. Aykırı Cylonlar ile müttefik olmak zorunda kalmaları ve filoda onlara da kucak açmaları kendisini zaman zaman karamsarlığa itti, ama umudunu hiçbir zaman yitirmedi. Yine Felix Gaeta ve Tom Zarek önderliğinde ortaya çıkan isyanı bastırma konusunda kararlı bir tutum sergiledi. Zira bu tip itaatsizlik girişimlerine karşı tahammülü yoktu. İsyanın sorumlularına hak ettikleri cezayı vermekte tereddüt göstermedi. Hera‘nın Cylonlar’ın eline geçmesi sonucu derhal bir gönüllü ordusu kurdu ve karşı saldırıya girişti. Herkes bunun bir intihar olduğunu biliyordu, ama Adama prensiplerinden ödün vermedi. Sonuna kadar filosuna sahip çıktı ve insanlar için yeni bir yuva bulma azmini korudu. Ancak canı kadar sevdiği emektar gemisi Galactica’nın bunca olaydan sonra ağır şekilde yıpranması onu çok yaraladı. Yine de Galactica’nın, son bir görev için onu yarı yolda bırakmayacağından emindi…
Kuşkusuz usta oyuncu Edward James Olmos‘un kusursuz performansı, William Adama gibi ölümsüz bir karakterin ortaya çıkmasındaki en büyük etkendi. Dizi boyunca Olmos, canlandırdığı karaktere bizi öylesine ısındırdı ki, farkında olmadan kendimizi hep onun tarafını tutarken buluverdik. Adeta onunla sevindik, onunla kızdık, onunla üzüldük, onunla aşık olduk… Adama sadece bir asker ya da bir lider olarak değil; filozofça tavır ve söylemleriyle de bizi derinden etkiledi. Karakterin Cylon soykırımının hemen ardından söylediği şu düşündürücü sözler, hepimizin kulaklarında çınlamayı sürdürüyor:
“Bizler birer insan olarak neden kurtarılmaya değeriz? Biz hâlâ aç gözlülük, kin ve kıskançlık yüzünden cinayet işliyoruz. Ve hâla işlediğimiz günahların bedelini çocuklarımızın üzerine yıkmaya devam ediyoruz. Yaptığımız herhangi bir şey için sorumluluk almayı reddediyoruz. Tıpkı Cylon konusunda yaptığımız gibi. Tanrıyı oynamak istedik. Canlı yaratmak istedik. Ve bu canlı bize karşı gelince de kendimizi bunun gerçekten bizim suçumuz olmadığına inandırmaya çalıştık. Tanrıyı oynayıp, sonra da ellerinizi yıkayarak yarattığınız şeylerden kurtulamazsınız. Er ya da geç yaptıklarınızdan saklanamayacağınız günler gelecektir.”
So say we all…
Yararlanılan Kaynaklar: