Star Trek, zaman zaman Sosyalist bir uzay ütopyası resmettiği yönünde görüşlere maruz kalır. Bilindiği üzere oldukça büyük bir gezegenler topluluğunu yöneten merkezi bir hükümet vardır bu evrende. Kaptan Picard fırsat buldukça, özellikle zaman yolculuğu sayesinde günümüz insanlarına konuşma yaptığı vakitlerde, insanlığın nasıl da kendi çıkarlarının ötesinde evrimleştiği hakkında konuşur da konuşur. Kişisel kazançlarını ön planda tutan karakterler seride genellikle olumsuz yönleriyle gösterilir (bkz. Ferengiler). Yüzlerce ulusun bulunduğu günümüz dünyası ise kargaşa çağı olarak adlandırılır. Star Trek’in ele aldığı siyaset felsefesi incelemeye değerdir.
Teknolojisini göz önünde bulundurduğumuzda Star Trek evreninde ekonomi sisteminin çok da zorlama olduğu söylenemez. Star Trek ütopyasında ihtiyaç duyulan şeylerin fiziksel azlığı çoğaltma teknolojisi ile giderilebiliyor. Anti madde ile çalışan warp çekirdekleri sayesinde enerji sıkıntısı bile aşırı durumlar dışında endişe teşkil etmiyor.
Tabii bu konu pek vurgulanmaz. Marjinal maliyetler tüm topluma eşit olarak dağıldığı takdirde tüm fiyat sistemi, makul olarak, sağlayacağı yararın ötesinde masraflı olabilir. Harold Demsetz, The Exchange and Enforcement of Property Rights adlı makalesinde bu konudan şöyle bahsediyor:
“Teknik gelişmelerin, piyasaları veya hükümetleri daha uygun, hesaplı hale getireceği yönünde fikirler zaman zaman gündeme geliyor. Bu fikirlerin doğruluğunu gösteren örnekler de mevcut. Fakat, yaptığımız analizlere göre teknolojik gelişmeler karşıt yönde de etki edebilir. (…) Piyasalar veya bunların siyasi türevleri sadece bir şartla büyük önem kazanabilir: Teknolojik gelişmeler, bu kurumsal düzenlemelerin maliyetlerini üretim maliyetlerine kıyasla daha yüksek oranda düşürdüğü zaman.”
Çoğaltıcıların ve warp çekirdeklerinin, üretimdeki hammadde maliyetlerini hükümet veya piyasa mekanizmalarının maliyetlerinden daha yüksek oranda düşürdüğü ortadadır. Şöyle bir düşündüğümüzde, yüzyıllar sonra, fiyat mekanizması ile kaynak dağıtımı rafa kaldırılmış, kıtlık ekonomisi de artık bir kenara konulmuş olacak.
Yine de, kapitalistlerin olumsuz tasvirine rağmen Star Trek’te çok daha temel bir tema söz konusu: bireycilik. Starfleet’e bir sosyalist ütopya denebilir, fakat her zaman kusursuz olduğu söylenemez. Kaptanın üstten gelen emirlere uymayıp günü kurtarması seride işlenilen en temel konulardandır. Başarı kayıtlarını incelediğimizde kaptanlar, merkezileştirilmiş hükümetin muzdarip olduğu bilgi sorununu gözler önüne sererek, Starfleet’e nazaran daha iyi sonuçlar almıştır. Tabii, Starfleet düzenleme ve yönergelerde geri adım atmasa da amaca giden her yolda her şey mubahtır, yani bunların ihlali duruma göre sıkıntı yaratmayabilir.
Açıkcası Star Trek, ütopik dünyasına karşı şizofrenik bir tutuma sahip. Korkusuz Enterprise kaptanları tarafından yanlışlarınızın düzeltilmesi genelde iyi ve yararlı sonuçlar verir, gerçi çoğu zaman yanlış bilgiye maruz kalırsınız. Şöyle de bir şey var: Starfleet, bünyesinde zorba bir hükümette bulunan her türlü sorunu barındırıyor. Bunun sonucunda da kaptanlar ikide bir kuralları çiğnemiş oluyor, aynı zamanda da sistem kaptanları açıkça hain-kahraman ilan ediyor. Örneğin serinin İsyan filminde, Starfleet soykırım yapmanın eşiğine geliyor. Enterprise mürettebatı, yeni gezegenin genç ve diri nüfusuna kıyamayıp, Starfleet’e isyan ediyor ve Ba’ku ırkını kurtarıyorlar. Aldıkları kararda da ahlaki açıdan hiç tereddüt etmiyorlar.
Aynı konular Voyager’da da karşımıza çıkıyor. Mürettebat, Starfleet’e karşı sorumluluklarını bir kenara koyarak kendi yolunu çiziyor. Picard’ı bu kararları almaya iten şeyin diğergamlık düşüncesi olduğunu söylersek, Janeway’inkine de apaçık bireycilik diyebiliriz. Seven of Nine’ın rehabilitasyon gördüğü bölümlerde, Janeway bilmem kaç kere Seven’a bireysellik ile ilgili erdemlerden bahsetmiştir. Hatta Janeway’in Borg Kollektifi’ne toplum bilincinin kötü yanlarıyla ilgili doğrudan konuşma yaptığını da gördük. Janeway bu ırk hakkında, bireyselliğin zorla ve dikte edilerek bastırılmasına işaret ederek: “Şimdiye kadar karşılaştığımız diğer ırklar kadar bu ırk da salt kötülük sınırlarındadır.” demiştir.
O halde Star Trek’in oldukça köklü bireyci kültüre sahip bir sosyalist ütopya resmettiğini söyleyebilir miyiz? Evrende buna işaret eden ahlaki unsurlara hep rastladık. Kapitalistlerin betimlenişi pek adil değil evet, fakat bu ütopyada çoğaltıcı teknolojisi sayesinde ekonomik açıdan herhangi bir adaletsizlik bulunmuyor. O zaman şöyle diyebiliriz: Günümüze uyarlansa fena halde çuvallayacak bir siyasi düzeni olsa da, işlenen köklü bireycilik konuları serinin adaletsiz betimlemelerinin yarattığı olumsuz etkiye nazaran daha olumlu etki yaratmıştır.
Hazırlayan: Burak Avcı | Kaynak: Cameron Harwick