Bilimkurgu, izleyiciyi dünyanın durumu ve nereye gittiği hakkında düşündürmesi ve onlarla bu doğrultuda etkileşime geçmesi sebebiyle televizyonun en kalıcı türlerinden biri. Star Trek’ten The Twilight Zone’a ve Westworld’e dek yıllar boyu kültürel mihenk taşları hâline gelen birçok bilimkurgu dizisi oldu.
Ancak kimi diziler kısa süren yayın hayatlarıyla hatırlanmaktalar. İşbu yazımızda söz konusu dizilerden bahsedeceğiz.
Swamp Thing (2019)
Kısa ömürlü DC Comics yayın hizmeti DC Universe için yaratılan Swamp Thing, aynı adlı çizgi romandan uyarlanan James Wan yapımı bir bilimkurgu korku dizisi. Yapım, geçmişiyle yüzleşmek için memleketi Marais, Louisiana’ya dönen Abby Arcane’e (Crystal Reed) odaklanmakta. Abby, bataklıkta bir suç operasyonunu keşfettikten sonra öldürülen bilim insanı Alec Holland (Andy Bean) ile tanışır. Sonraki süreçte Alec bataklığı, Marais’i ve genel olarak doğal dünyayı savunacak Swamp Thing (Derek Mears) olarak diriltilir.
Dizi genel olarak olağanüstüydü, bilimkurgu ve korkuyu dengeleyerek daha önce gördüğümüz hiçbir şeye benzemeyen bir dünya yaratmayı başardı. Fakat yayın hayatı için bunu söylemek pek mümkün değil; zira henüz galasından evvel sorunlar baş gösterdi. Çekimlerin son ayında, vergi indirimleriyle ilgili bütçe sorunları nedeniyle bölüm sayısı on üçten ona düşürüldü. Ardından söz konusu sorunların bir etkisi olarak iptal edileceği açıklandı. DC Universe kapatıldığında ise yayın hakları The CW tarafından alındı ve burada devam etmeyen tek orijinal DC Universe yapımı oldu.
Total Recall 2070 (1999)
Total Recall 2070, muhtemelen adını hiç duymadığınız bir dizi, ancak kaynak materyaline bir şekilde aşinasınızdır. Philip K. Dick’in kısa öyküsü “Sizin İçin Topyekûn Hatırlayabiliriz”in uyarlaması olan 1990 yapımı Arnold Schwarzenegger filmi Total Recall’a dayanan dizi, yine bir Philip K. Dick romanı olan “Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?”den uyarlanan kült film Blade Runner ile de pek çok ortak noktaya sahip.
Dizi, ortağı kendini tanıyan androidler tarafından öldürüldükten sonra, toplumu yönetmekten ziyade altı büyük şirketi içeren tehlikeli bir komployu araştırmak için bir android ile birlikte çalışan dedektif David Hume’u izleğine alıyor. Gösterinin birçok yönden zamanının ötesinde olduğunu söylemek olası. Hem içeriği hem de sahip olduğumuz önyargılar ve modern dünya yaşamına dair sorunları ele alışı açısından da oldukça başarılı.
Invasion (2005-2006)
İkonik Invasion of The Body Snatchers’ın bir uyarlaması olan ABC’nin Invasion’ı, talihsiz bir durumun kurbanıydı. Dizi, Florida’da küçük bir kasabada, su bazlı uzaylıların bir kasırgadan sonra yöre sakinlerini ele geçirmeye başlamasını konu alıyordu. William Fichtner tarafından yönetilen Invasion, 2000’lerin TV dizisi yıldızı Tyler Labine ve geleceğin yıldızları Evan Peters ile Elizabeth Moss’un da aralarında bulunduğu oldukça etkileyici bir oyuncu kadrosuna sahipti. Başlangıçta beş sezon olarak planlanan dizi, izleyiciyi meşgul etmek için bol miktarda gizem ve ters köşe içeren iyi tempolu bir olay örgüsü içeriyordu.
Üstelik seyirce nezdinde iyi de karşılandı, çoğunlukla olumlu eleştiriler ve oldukça iyi reytingler aldı, dönemin hit dizisi Lost’un hemen ardından yayımlandı. Ancak, gösterinin prömiyerinin yapılmasından yaklaşık bir ay önce, ABD’nin güneydoğusunu Katrina Kasırgası vurdu ve akıl almaz hasara neden oldu. Bunun üzerine Invasion’ın pazarlamasında kasırga konusunun üzerindeki vurgu hızla kaldırıldı ve pilot bölüme bir içerik uyarısı eklendi. İster içeriğin kendisi, ister dizinin Lost sonrası zaman dilimiyle birlikte gelen son derece yüksek beklentileri karşılamaması nedeniyle ABC, Invasion’ın fişini yalnızca bir sezon sonra çekme kararı aldı.
Perversions of Science (1997)
HBO’nun Perversions of Science‘ı, bir korku antolojisi olan Tales From The Crypt’in bilimkurgu kuzeni olması için yaratıldı. Her bölüm genellikle EC Comics’e dayanan, zaman yolculuğu gibi bir bilimkurgu konseptine odaklanan bağımsız hikâyeler anlattı ve yapımda William Shatner, Walter Hill, Tobe Hooper, Jason Lee ve Ron Perlman gibi tanıdık simalar yer aldı. İkonik Cryptkeeper’a çok benzer şekilde, Perversions of Science’ın da her bir bölümü, bölümün temalarını imalarla dolu bir şaka ile tamamlayacak olan Chrome adlı bir robot tarafından tanıtıldı.
Her antoloji dizisinde olduğu gibi on bölümlük Perversions of Science’ın bazı bölümleri de diğerlerinden daha iyi, ancak genel itibariyle izlenmeye değer olduğu söylenebilir. Dizi, hardcore türünün ender olduğu ve özellikle HBO’da cüretkar sayıldığı bir televizyon dönemini ele alsa da, ne yazık ki kendi izleyicisini bulmakta zorlanmasının muhtemel nedeni daha popüler olan Tales From The Crypt ile aralarındaki benzerlikti.
Threshold (2005-2006)
Threshold, ABD Donanması’nın birkaç üyesinin dâhil olduğu bir olaydan sonra dünya dışı temasın etkilerini araştırmak amacıyla kurulan gizli bir hükümet organizasyonunu odağına aldı. Dizi, CBS’nin bilindik “haftanın vakası” prosedürünün bütün unsurlarına sahipti, ancak haftadan haftaya daha büyük bir hikâyeye odaklanarak kendisini farklı bir noktaya yerleştirmeyi başardı. Carla Gugino, Peter Dinklage, Brent Spiner ve Charles S. Dutton gibi birçok tanınmış simanın yer aldığı kadro da inanılmaz derecede güçlüydü.
Fakat seyirci bulmakta zorlandı ve çok popüler olan Law and Order: Special Victims Unit’e karşı önce cumadan salıya kaydırıldı, ardından CBS düşük reytingleri gerekçe göstererek programı iptal etti.
The Time Tunnel (1966-1967)
The Time Tunnel, heyecanlı, renkli açılış sekansıyla 60’ların stilini yansıtan 1966 yapımı bir bilimkurgu dizisi. Yapım, deneysel bir zaman makinesi tarafından zamanda savrulan iki bilim insanını konu almakta. Her bölümde kendilerini farklı bir zaman diliminde bulan ikili, zamanlarına geri dönmeyi umarak bir sonrakine geçmek zorunda kalmaktadır.
The Time Tunnel, 1960’ların eğlenceli, yüksek konseptli dizilerinden biriydi ve hit olmayı da başardı. Ancak yayıncı kuruluş, The Legend of Custer adlı başka bir dizi karşılığında gösteriyi bırakmaya ikna olunca iptal edildi. Bu bağlamda incelendiğinde, tek sezonu geçemeyen bir şov için oldukça büyük bir mirasa sahip. Spin-off romanlar, çizgi romanlar, bir masa oyunu, gösteriyi yeniden başlatmaya yönelik birkaç girişim vardı ve hepsinin ötesinde, dizinin konsepti bir başka popüler dizi Quantum Leap’e büyük ölçüde ilham verdi.
Alien Nation (1989-1990)
Alien Nation, yakın gelecekte suçları çözmek için bir uzaylıyla ortak olan LAPD (Los Angeles Polis Departmanı) memurunun etrafında dönen aynı adlı bilimkurgu filminin TV uyarlamasıydı. Uzaylıların ve insanların birlikte yaşadığı bir dünyada geçen Alien Nation, polis teşkilatındaki önyargı ve peşin hüküm de dâhil olmak üzere, o zamanlar televizyonda gerçekten ele alınmayan birçok konuya değindi.
Alien Nation, pek çok yapımın aksine düşük reytingler nedeniyle iptal edilmedi. Hatta Fox için hit bile oldu. Ancak dizinin yapım maliyetini karşılamak kanal için bir noktada sorun hâlini alınca sürdürmenin zor olduğu ortaya çıktı ve ilk sezonun ardından iptal edildi. Bununla birlikte, 90’larda yayımlanan TV filmleri, çizgi romanlar ve romanlar sayesinde şov devam etti.
Battlestar Galactica (1978-1979)
Battlestar Galactica‘nın 2003 yılında yayımlanan yenilenmiş versiyonu Sci-Fi kanalında gösterilmiş ve kültürel bir fenomen hâline gelmiş olsa da, orijinal 1978 serisi o kadar başarılı değildi. Dizi, Cylon olarak bilinen insan avcısı robotlardan kaçarak uzun zamandır unutulmuş olan Dünya gezegenini bulmak için tüm galaksiyi kat eden koloni sakinlerini izleğine alıyordu.
Dizi, o zamanlar TV’deki başka hiçbir şeye benzemiyordu, özel efektler ve televizyon bütçesinde nadiren denenen bir dekor sunuyordu. Bir kısmı günümüz bilimkurgusuna göre oldukça düşük bütçeli gibi görünse bile, dönemi için oldukça etkileyiciydi. 1979’larda bilimkurgu, günümüzün nerd kültüründen daha niş olarak görülüyordu. Bu, dizinin 2000’lerin ortalarında yayımlanan yeni versiyonunun başarısı ve gelecekteki gelişmelerle birleştiğinde Battlestar Galactica’nın kötü olmadığını, yalnızca zamanının ötesinde bulunduğunu ortaya koyuyordu.
Firefly (2002-2003)
Muhtemelen zamanının ilerisinde bir dizinin en iyi örneği… Belki de şimdiye kadarki en ünlü tek sezonluk bilimkurgu dizisi olan Firefly o kadar fanatik bir kült hâline geldi ki, Serenity filmi ile yeniden canlandırıldı. Joss Whedon tarafından yaratılan dizi, Nathan Fillion’un Mal’ı liderliğindeki Serenity uzay gemisinin kaçak yolcularıyla birlikte atıldığı maceraları konu alıyordu.
Firefly, batı tropiklerinin bilimkurgu dekoruyla heyecan verici, inanılmaz derecede eğlenceli bir karışımıydı. Küçük hayran kitlesinin programa bu kadar sadık kalmasına ve iptal edildikten sonra başka bir yayıncı tarafından alınması için bir kampanya başlatmaya kadar gitmesine ilham veren şey ise benzersizliğiydi. Kampanya o sırada başarısız oldu, ancak hayran kitlesi hiçbir zaman umudunu yitirmedi. Firefly, hayranları sayesinde bir gösterinin asla gerçekten ölmeyeceğinin parlak bir örneği olmaya devam etti.
The Prisoner (1967-1968)
The Prisoner, ilk bakışta bilimkurgu olmadığı sanılabilecek bir yapıya sahip. Dizi, işinden istifa ettikten sonra kaçırılan ve ondan bilgi almak için çeşitli garip yöntemlerin kullanıldığı gizemli köyde tutsak edilen bir İngiliz istihbarat ajanını konu alıyordu. Diziyi harika bir bilimkurgu örneği yapan şey ise teknolojiyi olay örgüsüne dâhil etme biçimiydi. Köy, mahkumları etkisiz hâle getirebilen veya öldürebilen gezici adlı garip, yüzen bir küre tarafından korunmaktaydı.
Dizi, avangart bir yapıya sahipti ve bundan ötürü her şeyi mantıklı ayrıntılarla açıklamaya çalışmadı. Zaten amacı da bu değildi; izleyicilere tüm cevapları vermeyi planlamadan sorular sordu. Bu da hâliyle gösteriyi inanılmaz derecede çekici hâle getirdi. Fakat tek sezonun ardından sona ermesiyle, ardında daha fazlası için haykıran seyirciler bıraktı. The Prisoner, izleyicilerin bilimkurgudan beklentilerine meydan okuyarak TV tarihinin en etkili ve önemli programlarından biri olduğunu böylece kanıtladı.