Yapımcılığını J.J. Abrams‘ın üstlendiği ve Michael Crichton’un 1973 yapımı filminden uyarlanan HBO‘nun yeni dizisi “Westworld” oldukça sürükleyici; tabii bu cehennemde acı çeken robotlardan biri olmadığınız müddetçe! Westworld filmi ilk kez vizyona girdiğinde, çoğu bilimkurgu hayranı bunun iyi bir robot ve sıkıcı bir kovboy filmi olduğunu düşünmekten kendini alıkoyamamıştı. HBO’nun Westworld‘u yeni bir diziye uyarlayacağı haberleri geldiğinde, herkes 40 yıl önceki filmin nasıl bir şeye dönüşeceğini merak etmeye başlamıştı bile.
Aslında bu, aynı filmden uyarlanan ikinci dizi. İlki, Beyond Westworld adı ile 1980 yılında yayınlanmıştı ve sadece 5 bölüm sürmüştü. Eskisinin aksine, yeni dizinin iyi bir çıkış yaptığını söylemek gerek. Amerika’da Pazar gecesi yayınlanan ilk bölüm, HBO’nun son üç yıl içindeki en büyük rating başarısına ulaştı.
Menfur Bir Bilimkurgu Fantezisine Hoşgeldiniz!
Yapımın konusu, gelişmiş androidlerle dolu bir eğlence parkıyla ilgili. İnsan müşteriler Vahşi Batı fantezilerini cyborglar sayesinde gerçekleştirmeye çalışıyorlar; çoğu zaman onları öldürerek, bazen onlarla sevişerek ya da her ikisini de yaparak kendilerini tatmin ediyorlar. Eğlence bittiğinde etraf temizleniyor, cyborglar tamir ediliyor ve yeni bir ziyaretçi dalgası için hikâye yeniden kurgulanıyor.
İlk bölümde, orijinal filmi izlemeyenler için Westworld’un perde arkasındaki işleyişi tanıtılıyor. Alınan bütün emniyet önlemlerine karşın, izleyici her an kötü bir şey olabilir hissi yaşamaya başlıyor. Westworld’u yine bir Crihcton yapımı olan Jurassic Park’la karşılaştırabiliriz. İkisi arasındaki fark, dinozorlar yerine burada şapkalı kovboy robotların kullanılması.
Orijinal filmde eğlence parkını yeni açılış yaparken görmemize rağmen, HBO uyarlamasında Westworld’ün otuz yıldır var olduğunu ve kendini yenilemeye çalıştığını fark ediyoruz.Robotlar duygu, jest ve mimiklerde yapılan küçük değişikliklerle güncellenmişlerdir. Bu arada parkın sunduğu senaryolar giderek karmaşıklaşmaktadır. Artık robotların yüz derisi sıyrıldığında altındaki elektromekanik parçaları görmeyi beklemeyin, çünkü bu robotlar 3d yazıcılarda bir bütün halinde yazdırılan dokulardan oluşuyor. Onları gerçek insanlardan ayıran tek fark, gözlerinin üzerine konan sinekleri kovmaya çalışmamaları.
Ayrıca 1973 yapımı filmde, ana karakterler insan ziyaretçilerdi. Bozulan bir siber dünyada iyi ve kötü yanlarıyla bildiğimiz insanlar! Dizide ise misafirler sadece birer yan karakter. Tekrar tekrar aynı hikayeleri yaşamaktan artık duyarsızlaşmış kişiler olarak resmediliyorlar. Aslında onları insan olarak tanımlayabilmemizin nedeni de tam olarak bu: duyarsızlıkları… Trendeyken müşterilerden biri yanındakine şunları anlatıyor:
İlk seferinde yanımda ailem vardı, kurallara uygun davranmak zorundaydım. Beraber balık tutmaya gittik, dağlarda altın avına çıktık. Ama ikinci ziyaretimde, tek başımaydım. Ortalığa kan kusturdum, hayatımın en güzel iki haftasıydı.
Bu defa kahraman olanlar robotlar. O kadar karmaşık bir yapıya sahipler ki sonunda kendi bilinçlerini kazanmaya başlıyorlar. Fakat parkın idarecileri ve mühendisleri onlardan hâlâ “çiftlik hayvanları” olarak söz ediyorlar. Westworld’de her gün duydukları acı ve maruz kaldıkları şiddet bir mezbahayı aratmıyor. Çektikleri acılar rahatsız edici derecede gerçek. Son güncellemeden sonra meydana gelen teknik bir arıza yüzünden hafızaları tamamen silinemiyor. Bu sırada ağzı bozuk, kâr odaklı Theresa Cullen tarafından yönetilen şirketin karargâhında her zamanki maskaralıklar dönmekte ve çeşitli entrikalar çevrilmekte.
Sanki tüm bunlarla başa çıkmak yeterli değilmiş gibi, şimdiye kadar fazla karşılaşmamış olsak da bir de batının tozlu toprakları katılıyor işin içine. Ünü her yere yayılmış bir haydut olan Hector Escaton (Rodrigo Santoro) ortaya çıkıyor ve büyük konuşmasını yapamadan bir ziyaretçi tarafından vuruluyor. Delores ve kovboy Teddy (Evan Rachel Wood ve James Marsden) arasındaki aşk serüveni daha olgunluğa erişemeden çabuk ve kanlı bir şekilde bitiyor. Westworld’ü izlemek biraz başkasının daha yeni satın aldığı video oyununu oynamasını izlemek gibi. Hikâye orada, fakat oyuncuları öldürerek hikayeyi ikide bir mahvediyorlar.
Westworld’ün hikayesi oldukça karmaşık, hatta kolaylıkla hikâyeye zarar verecek denli karmaşık, fakat aralarında Anthony Hopkins, Thandie Newton ve Yul Brynner’in 1973 yapımı filmde canlandırdığı robot soyguncunun insan versiyonunu oynayan Ed Harris’in de bulunduğu usta kadrosu sayesinde bu güç işin altından kalkmayı başarabiliyor. Hikâye zaman zaman izleyicilerin önüne geçse de, bu planlanlı bir şeymiş gibi görünüyor.
Sonuç olarak Westworld için Western ile bilimkurgu distopyasının kusursuz birlikteliğini yakalamış diyebiliriz. Dizide kullanılan özel efektler pahalı gözükse de öykünün gerisinde ya da ilerisinde kalmıyor. Hikâye izleyiciyi içine çekmeyi başarıyor. Öyle ki genç bir kadının yüzüne konan sineği ezmesi bile, birinci bölümün en muhteşem sahnesi olarak akılda kalmayı başarıyor.
Hazırlayan: Burak Avcı | Düzenleyen: Sinan İpek